Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk;Önce Vatan; Vatan yoksa mal da yalan mülk de yalan
64. GENEL KURUL YAPILDI
Ülke tarımı ve tarıma dayalı sanayinin gelişmesinde, çiftçilerin bilgi ve gelir seviyesinin yükseltilmesinde, Türkiye’nin ihtiyacı olan hammaddenin dışa bağımlı olmadan karşılanabilmesinde, üretimin sürdürülebilir hale getirilmesinde, refah ve kalkınmanın artırılmasında önemli bir misyon üstlenen Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin 64’üncü Olağan Mali Genel Kurulu, yoğun bir katılımla, Konya Şeker Merkez Kampüsünde gerçekleştirildi.
Kooperatif gündeminin yanı sıra tarım sektörünün geleceğinin de konuşulduğu toplantıya; yaklaşık 5 bin çiftçi katılırken, çok sayıda belediye başkanı ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi de Genel Kurul salonunda yer aldı.
Genel Kurul, saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı'nın okunması ve faaliyetlerin anlatıldığı tanıtım filminin izlenmesiyle başladı.
Gündem ve divanın teşekkülü ile devam eden Genel Kurulda, tüm gündem maddeleri oy birliği ile kabul edildi. Büyüme rakamlarının dikkat çektiği mali tabloların ibrasından sonra kürsüye gelen PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk Genel Kurul’a hitaben bir konuşma yaptı.
“BÜYÜK BİR BADİRE ATLATILDI”
Genel kuruldaki konuşmasına 15 Temmuz darbe girişimini değerlendirerek başlayan PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, Türkiye’nin büyük bir badire atlattığını, milletin büyük bir sınavdan geçtiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesi, hükümetin kararlılığı, silahlı kuvvetlerin büyük bir bölümünün demokrasinin yanında tavır sergilemesi, emniyet teşkilatının olağanüstü gayreti ve Türk halkının sokakları, meydanları darbecilere dar etmesiyle bu girişimin bastırıldığını belirten Başkan Recep Konuk, darbe girişiminde Başkomutan sıfatıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, millete, milletin geleceğine sahip çıktığını, Türk milletinin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, hükümeti, darbenin karşısında yer alan asker ve polisi yalnız bırakmadığını vurguladı.
“MİLLET, GEREKLİ CEVABI VERDİ”
Darbe girişiminin ardından asker, polis ve halkın omuz omuza mücadele ettiğini, AK Partili, CHP’li, MHP’li, Saadetli, HDP’li, BBP’li herkesin meydana çıktığını dile getiren Başkan Konuk, Türkiye’nin parti ayrımı yapmadan demokrasinin yanında yer aldığını, darbenin karşısında saf tuttuğunu kaydetti. Darbe girişimcilerine karşı yürütülen mücadelede takdirin en büyüğünü milletin hak ettiğini ifade eden Başkan Recep Konuk, “Bu mücadelenin başarıyla sonuçlanmasında en büyük pay milletimizindir. 15 Temmuz darbe girişimi, milletimizin çelikten iradesinden geri döndü. Tarihin akışı içinde sayısız sınavdan geçen bu büyük millet, 15 Temmuz’da bir kez daha şehitler pahasına elinde silah olanın istediği zaman demokrasiyi tatil edemeyeceğini dosta düşmana ispatladı. Bu millet 15 Temmuz’da darbeye darbe yaptı” diye konuştu.
“DARBENİN BEDELİNİ MİLLET ÖDER”
Darbelerin, ülkemizi her zaman geriye götürdüğünü ifade eden Başkan Recep Konuk, “Ben 1956 doğumluyum. Bu salonun ekseriyeti benim gibi 2 gerçek darbeye, bir de post modern darbeye şahit oldu. Darbelerin bu ülkeye verdiği zararı, bu milletin ikbal yürüyüşüne vurduğu gerçek darbeleri tek tek anlatmayacağım. Silahların gölgesinde yaşamanın zorluğundan, hukukun askıya alınmasının sonuçlarından bahsetmeyeceğim. Size sadece bir örnek vereceğim. Şunu bilin yeter, darbeler sadece siyasete yapılmaz. Darbeler asıl olarak millete yapılır. Daha doğrusu darbenin bedelini millet öder. Bugüne kadar böyle oldu. Emin olun bu darbe girişimi de başarılı olsaydı yine bu darbenin faturası millete yani size kesilecekti. Faturayı bu salondaki herkes ödeyecekti. Belki sizin kooperatifinizin, şirketlerinizin başına omuzu yıldızlılar gelecek, pancarı emir komuta zinciri içinde ekecektiniz. Mutlaka ama mutlaka darbenin faturası için sizin cebinize dokunulacaktı. Bunu ezbere söylemiyorum. Tarih ne için var, ders alınsın diye. Biz iki tane fiili darbe yaşadık. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra darbeciler sadece Menderes’i, Polatkan’ı, Zorlu’yu asmakla kalmadılar, Türkiye’nin ekonomisini de nefessiz bıraktılar. 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar sadece millete baskı ve zulüm uygulamadı, ekonomiyi de baskı altına aldılar. 28 Şubat 1997’de post modern darbe ile hükümet değiştirenler, sadece hükümete, siyasete mi el attılar sanıyorsunuz? Post modern şekilde milletin cebine de el attılar” ifadelerini kullandı.
“DARBELER MİLLETİ FUKARALAŞTIRDI”
Türk milletinin her darbeden sonra fukaralaştırıldığını, birkaç adım geri götürüldüğünü, alın teri ile kazanılanların heder edildiğini anlatan Başkan Konuk, “Bunları ezbere söylemiyorum. TÜİK’in rakamları ortada. 60 darbesi öncesi 1959’da Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 583 dolardı. Demokrat Parti ve darbecilerin astığı Menderes, 159 dolardan aldığı kişi başına mili geliri 9 senede 583 dolara çıkarmıştı. Yani fert başına gelirimiz 3,5 kat büyümüştü. Darbe 1960’ın 27 Mayıs’ında oldu. Büyüyen Türkiye küçülmeye başladı. 1960 yılının yarısı darbecilerin idaresinde geçti ve kişi başına milli gelirimiz 7 ayda 224 dolar azaldı, 359 dolara düştü. 1961’de 194 dolara geriledi. Yani 9 yılda kazandığımızı 1,5 yılda geri verdik. Milletin 9 yılda cebine gireni 1,5 yılda geri aldılar. Belimizi 12-13 yılda ancak doğrultabildik. 1969’da 584 doları gördük ama 12 Mart muhtırası ile yeniden mevzi kaybettik. 1972’de kişi başına milli gelirimiz 1959 yılının 9 dolar altında 574 dolar olarak gerçekleşti, 1973’te nihayet 59’un üstüne çıkıp kişi başına milli gelirde 705 doları yakaladık. Yani bir darbenin faturasını bu millet 13 yıl ödedi. 13 yıl boyunca cebinden çıkanı yerine koymaya çalıştı” şeklinde konuştu.
“DARBELER VE DARBECİLER BU MİLLETE 56 YILDA 27 YIL KAYBETTİRDİ”
1974’de Kıbrıs Harekâtının yapıldığını, ambargoya rağmen milli gelirin 1975’te 948 dolardan 1.115 dolara çıktığını, 76’da, 77’de, 78’de, 79’da istikrarlı bir şekilde arttığını hatırlatan Başkan Recep Konuk, “Ne zamana kadar? 80 darbesine kadar. Darbe, 12 Eylül’de oldu. 1979’da kişi başına milli gelirimiz 1.860 dolardı. Darbeciler Türkiye’yi 80’de 3 ay yönetti o üç ay zarfında milli gelirimiz 1.518 dolara geriledi. 3 ayda iki sene geri gittik. Darbeciler iktidardan ayrıldığında yani 1984 yılında milli gelirimiz 1.195 dolara gerilemişti. 4 yıllık sürede milletin cebinden çıkan para kişi başına 665 dolardı. Yani 80 darbesi milletin her ferdini en az 665 dolar fukaralaştırdı, ne zamana göre? Darbe öncesine göre. Türkiye 1979’daki milli gelir seviyesine ancak 1989’da ulaşabildi. Yani Türkiye bir darbe ile 9 yıl kaybetti.
28 Şubat Post Modern Darbesi sonrası milli gelir seviyemiz geri gitmedi ama 5 sene yerimizde saydık. 1997’de kişi başına milli gelirimiz 3.021 dolardı, 2001’de 3.019 dolar. Yani 5 sene boşa kürek çektik. Prangalarımızdan kurtulur kurtulmaz 10 bin dolarları yakaladık. Şimdi bir kez daha denediler millet izin vermedi, siz izin vermediniz. Darbeler ve darbeciler bu millete 56 yılda 27 yıl kaybettirdi. Bu millet her iki yıldan birini darbelerin zararlarını telafi etmek için harcadı. 15 Temmuz’da başarılı olsalardı emin olun milli gelirimiz bugünün yarısına inerdi. Yarım asırlık tecrübemiz bunun ispatıdır. Yarım asırlık darbeler tarihinden bizim çıkardığımız sonuç budur. Tecrübeyle sabittir ki darbe sadece siyasete yapılmaz, darbenin asıl hedefi millettir ve şükür ki milletimiz bu sefer kendisine darbe yapılmasına müsaade etmemiştir” dedi. Mehmet Akif’in “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” dizelerini okuyan Recep Konuk Suriye’yi örnek göstererek, “Önce Vatan. Malınız, mülkünüz, yatınız, katınız olmasının bir anlamı yok. Suriye’deki halkın tarlası, tapanı, malı mülkü, yatı katı vardı. Şimdi çoğu mülteci. Malın mülkün bir kıymeti yok. Onların bir kıymetinin olması için önce vatan olacak, vatanımız olacak” şeklinde konuştu.
“DÜZENİ BOZULANLAR RAHATSIZ OLDU”
Bazı kesimlerin, pancar şekerinin dile getirilmesinden rahatsız olduğunu vurgulayan Başkan Recep Konuk, “Televizyonlarda yayınladığımız 2 reklam için şikâyette bulunmuşlardı. 3’üncü şikâyetlerini de bayramdan önce yapmışlar. Bir kez de Tüketici Mahkemesine dava açtılar, elleri boş döndüler. Şikâyet sebepleri ne? ‘Glikoz şurubu içermez’ dememiz. Biz yalan söylemiyoruz. Biz ne kullanıyorsak onu söylüyoruz. Bundan niye rahatsız oluyorlar biliyor musunuz? Kârdan zarar ettikleri için. Kurdukları düzen bozulduğu için. Ben buradan onlara sesleniyorum, biz ürünümüze güveniyoruz. Siz de güveniyorsanız buyurun ambalajlara siz de ürününüzün adını açık açık yazdırın. Size söz biz Rekabet Kuruluna, Reklam Kuruluna, Tüketici Mahkemesine şikâyet etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“LAF DEĞİL, ÇARE ÜRETTİK”
Konya Şeker’in büyümesinden rahatsız olan bazı mihrakların dedikodudan, tezvirattan medet umduğunu, çiftçiyi bölmek için fısıltı gazeteleriyle kuruma itibar suikastı yapmaya çalıştığını söyleyen Başkan Recep Konuk, “Diyorlarmış ki, Konya Şeker batıyor. Evet, batıyor, batıyor da onların ima ettiği gibi değil. Konya Şeker batıyor diyenlere batıyor” diye konuşmasını sürdürdü.
Konya Ovası’nın birinci önceliğinin su olduğunu vurgulayan Başkan Konuk, “Yıllarca önce yine bir Konya Şeker Genel Kurulu’nda Göksu’nun suyu ile Konya Ovası’nı buluşturmalıyız. Eğer vazife bize düşerse binlerce çiftçi biz o suyu bu ovayla buluştururuz demiştik. Bu yapılamayacak iş değildi ve şükür yapıldı. Mavi Tünelin kurulmasında emeği geçenlere bir kez daha bu vesileyle teşekkür ediyorum. Ancak, bu ovaya yetmez. Özellikle ovanın kuzeyi için yeni projelere ihtiyaç var. Biz Ankara’da bu işlerin de takipçisiyiz. Ankara’da suyu da kurcalıyoruz. Bakın gübreyi kurcaladık, pancar fiyatını kurcaladık sonuç ortada. İnşallah önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımız veya Başbakanımız ikinci KOP’u açıklayacaklar” dedi.
Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin, laf değil, çare ürettiğini dile getiren Başkan Recep Konuk konuşmasını şöyle sürdürdü;
“2015-2016 yılında Konya Şeker, yaklaşık 213 milyon lira nakdi avans ödemesi yaptı. Hepiniz biliyorsunuz paranın bir maliyeti var. Bu miktarda bir parayı üretici Ziraat Bankasından kredi olarak kullansaydı, bu paraya toplamda ödeyeceği faiz yaklaşık 26 milyon lira olacaktı. Yani pancar parasını alıp bankaya borcu kapatmaya gittiğinizde, fazladan 26 milyon lirayı Konyalı üretici ödeyecekti. Ceptekini korumak yeter mi? O da yetmez. 2000’li yılların başında bu kurum sizin sadece şeker pancarınızı alabiliyordu. Bugün sizin ürettiğiniz patatesi, ayçiçeğini, kanolayı, mısırı, arpayı, sütü ve besiyi de alabiliyor. 2001 yılında bizim size ödediğimiz toplam ürün bedeli 72,6 milyon $’dı. Rakamı dolar olarak vermemin sebebi kıyaslama imkânı vermesi açısındandır. 2015-2016 kampanya döneminde şeker pancarı için yaptığımız ödeme 220 milyon doların üzerinde ve patates, ayçiçeği, arpa, mısır, kanola, süt ve besi dâhil edildiğinde 2015- 2016 yılında bizim üreticiye ödediğimiz tarımsal girdi bedeli toplamda 450 milyon doların üzerinde. Yani dolar bazında Konya Şeker, üreticinin ekonomisini yaklaşık 6 kat büyütmüştür. Bu rakamlar daha da büyüyecek. Hem işletmeye aldığımız tesislerimiz büyüyecek ve sizin ürettiklerinizden daha çok almamıza imkân verecek hem de yeni üretime başlayacak tesislerimizle büyüyecek. Mesela pancarın, mısırın, arpanın, patatesin, ayçiçeğinin, süt ve besinin yanına bu sene buğday ve üzüm de eklenecek. Özellikle buğdayda önümüzdeki yıldan itibaren tıpkı mısırda olduğu gibi fiyat regülasyonunda Konya Şeker önemli bir rol üstlenmeye başlayacak. Bu sene deneme üretimlerine başlayacak Bulgur Fabrikamızla, Un Fabrikamız sizin buğdayınıza hasat zamanı yapacağı alımla koruma kalkanı oluşturacak. Meyve Suyu Fabrikamızın da devreye girmesiyle Konya Şeker’in eli bağa bahçeye de değecek. Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmazmış. Biz Konya’da baş başa verdik, taşı yerinden kaldırdık. Kaldırmakla da kalmadık, taş taş üstüne koya koya kendi derdimize derman üreten işlere imza attık. Rabbimin birliğimize zeval vermemesi, baş başa vererek daha nice taşları kaldırıp çok daha büyük işlerin üstesinden gelmeyi bu salona Yaradan’ın nasip etmesi temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyor, Genel Kurulumuzun hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk’un konuşmasından sonra tamamlanan
Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi’nin 64. Genel Kurulunda Yönetim ve Denetim Kurulları oy birliği ile ibra edilirken önümüzdeki döneme ait faaliyet programı da yine ittifakla kabul edildi.